18 Mayıs 2013 Cumartesi

Erteleme Hastalığı



Erteleme Hastalığı

“Nasıl olsa çok zamanım var”
“Yarın başlarım''
“İki günde hallederim ben onu”
“Şimdi kim kalkıp oraya gidecek?
“Tamam, söz veriyorum halledeceğim”
“Sen onu bana bırak”
Listeyi sabaha kadar yazsak bitiremeyiz.  Bunları sizin için, “Yitik Düşler Mezarlığı”ndan topladım. Bu sözler, bazı hayallerin ölmeden önce son kez şahit olduğu konuşmalardır. Yarınları beklemek, hayallerinizin üzerine kezzap dökmek demektir. Doğanın bir ahengi vardır ve o kusursuz işleyiş planında tek bir şey bile yarına bırakılırsa gezegenimiz yok olur.
Güneş her gün doğmaktan sıkılsa ve sadece ama sadece bir gün “doğum izni” kullansa ne olurdu? Herhalde hepimiz bir çeyrek altın yaptırıp ziyaretine giderdik…
Arılar bir günlüğüne uyusalar, kâinattaki bütün denge bozulurdu. Ay dedemiz sadece bir günlüğüne Jüpiter’lere bayram ziyaretine gitseydi, denizler taşar, depremlerle dünya sallanır ve hepimiz yok olurduk.
Kâinattaki işleyiş, bir şeyleri erteleme sistemi üzerine kurulmamış anlaşılan. Bırakın günleri, saniyelik ertelemeler bile söz konusu değildir. Sistem tıkır tıkır çalışır. Tıpkı bizlerde olduğu gibi. Eğer gezegenimiz, “Bugün git yarın gel” felsefesiyle çalışıyor olsaydı, giderdik ama geri gelemezdik.
Bizler de kendi gezegenimizi yönetirken aynı titizlikte, aynı zamanlamada ve aynı uyum içinde davranırsak, tıpkı dünyanın işleyişi gibi muazzam bir hayata kavuşmuş olacağız. Ertelemek, rahatımıza çok düşkün olmakla eş anlamlıdır. Kalkıp o şeyi yapmak, rahatımızı bozacağı için oturup dinlenmeyi, uyumayı bekleriz. Elbette bu esnada zaman ve fırsatlar ellerimizden akıp gider.
Klasik ağustos böceği ve karınca hikâyesidir bu. Bu fabl, bize yaşama dair çok önemli ipuçları verir. Karınca çalışır ve kazananların olduğu yerdedir. Ağustos böceği ise hep erteler ve günün birinde aç kalır.
Bizler de, ya ağustos böceği oluruz hayatta, ya da karınca. Kazanacaklarımızda, kaybedeceklerimiz de bu kısacık masalın içinde gizlidir. Karınca olmak istiyorsanız, rahatınızı biraz bozmanız gerekecektir. Karınca olmak için, sağlam hedeflere ve sizi bu hedeflere götürecek sağlam planlara ihtiyacınız vardır.
Erteleme alışkanlığını yok etmek için, mutlaka sizi harekete geçirecek bazı motivasyon faktörleri bulmalısınız. Çünkü gerçekte hiçbirimiz tembel değiliz. Sadece bizi ayağa kaldıracak, kışkırtıcı bir hedefimiz yok. Sabahtan akşama kadar yan gelip yatan birine, “Hazırlan gidiyoruz. Şu tepede hazine bulduk. Hemen bir kürek al gel” derseniz, uzaya fırlatılan bir roket gibi, daha sizin cümleniz bitmeden kendini o tepeye fırlatacaktır.
Elbette bütün amaçlar bu kadar ani motivasyonlar üretmez. Bizim her şeyden önce büyük bir hedefe ihtiyacımız olacak. Hedefiniz, sonunda elde ettiğiniz zaman sizi çok mutlu edecek, sevinç çığlıkları atmanızı sağlayacak kadar güçlü olmalı.
Sonra da bu hedefleri küçük parçalara ayırmalısınız. Bazı şeyleri bir anda yapmak mümkün olmayabilir. Ama küçük parçalara ayırarak eninde sonunda onu tamamlayabilirsiniz. Önceki kitaplarımda da verdiğim bir örneği yinelemek istiyorum, “Bir karınca eğer isterse bir fili yiyebilir. Belki milyonlarca kez ısırması gerekir ama pes etmediğinde bunu başarabilir
Söz konusu hedeflerimiz olunca, kendimizi disipline etmek en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bir işçi, emekli olabilmek için otuz yıl disiplinli bir şekilde işe gidip geliyor, ama söz konusu bir yabancı dil öğrenmek olduğunda, iki cümleden sonra hemen pes edebiliyor. Ardından da, “Adamların çöpçüleri bile İngilizce konuşuyor arkadaş” gibi geyiklerle işi espriye vurarak kapatabiliyor.
Hedeflerinizin sürekliliğini, vücut geliştirme egzersizlerine benzetebiliriz. Eğer bir günde sıkı kaslara ve güçlü bir vücuda kavuşmak istiyorsanız bunu başaramazsınız. Bir hafta ya da bir ay çalıştığınızda da sonuç alamazsınız. Eğer sıkılır ve hemen bırakırsanız, bütün emekleriniz heba olur. Bir hedefe ulaşmak için hiçbir şeyi ertelemeden, pes etmeden sürekli olarak çaba göstermelisiniz.
Bu arada hedefiniz gözünüzün önünden bir an bile ayrılmamalı. Çünkü hedefi görmezseniz, kaybolabilirsiniz. Birçok yüzücü, sis önünü kapatınca kıyıyı göremediği için rekora birkaç kulaç kala vazgeçmiştir. Birçok başarılı insan, birileri o hedefe birkaç adım yakınken, onların bıraktığı yerden devam ettiği için başarılı olmuştur.
Pes etmek sözcüğünü hayatınızdan çıkarın. Erteleme kelimesinin üzerine kezzap dökün. Hatta bununla da yetinmeyin bu kelimeyi ağır bir demire bağlayıp okyanusun dibine fırlatın. Pes ettiğiniz, ertelediğiniz ya da eyleme geçmediğiniz her durumda, hedeflerinizi kendi ellerinizle toprağa vermiş olursunuz.
Kimse de size madalya takmaz. Çünkü kaybedenler değil, kazananlar alkışlanır. Ne yazık ki dünyada düzen böyledir. Madem oyun, kazanmak üzerine kurulu, o halde hazırlanın, yola çıkın, pes etmeyin ve kazanın. Kazanan olmak güzeldir. Kimse kaybetmeyi istemez. Birilerinin sizi teselli etmesi mi hoşunuza gider, yoksa sizin başarılarınızın dilden dile dolaşması mı?
Ben hayatım boyunca, başarı kelimesinin bizim DNA’larımızda bir yerde kayıtlı olduğuna inanmışımdır. Başarı duygusu hepimizin istediği ve elde etmek için bütün gücünü kullanmaya hazır olduğu bir duygudur.
Maalesef baskılar, kurallar ya da başka etkenler, insanlarla başarı arasında bir duvar olabiliyor. Ama o duvarları yıkabilirsiniz. Kurallara meydan okuyabilir ve pes etmeden yolunuza devam edebilirsiniz. Tarih bunu başaranların hikâyeleriyle doludur. İnsanlık tarihi, başarılar tarihidir. Ampulü bulmak için çaba gösteren ve başarısız olan binlerce mucit vardır. Ama tarih kitapları, onu başaran kişiyi yazar. Hiçbir tarih kitabında, “Ampulü bulmak istedi. Ama oturup akşama kadar okey oynadığı için bunu başaramadı” gibi bir bilgiyle karşılaşmazsınız. Kimsenin size acımasına, başarısızlıklarınızı dilden dile anlatmalarına izin vermeyin.
Başarısızlıklarınız bile ilham versin. Başarısız olduğunuzda bile, “Sonuna kadar ter döktüm ama olmadı” diyecek cesareti ve rahatlığı gösterin. Birileri karşınıza çıkıp hayallerinizle kahkahalar eşliğinde dalga geçiyorsa, onlara kiminle dalga geçtiklerini göstermenin zamanı gelmiştir.
Hadi o zaman, gösterin onlara…


Ayrıca Şu Konular da İlginizi Çekebilir:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yaptığınız İçin Teşekkür Ederiz...
Mustafa Çay Akademi

www.mustafacay.com